Hürriyet Pazar
Şermin TERZİ
Buyurun size “Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı
tavuktan” sorusu kadar klasik olmaya namzet bir soru daha: “Yazılı medya mı,
dijital medya mı?”
Herkesin gözü bu iki medya mecrasının üzerinde. Kimileri dijital medyanın,
internetin hızıyla birlikte geleneksel medyaya nal toplatacağından, kimisi ise
dijital medyanın prestijinin geleneksel medyaya yetişebilmesi için daha 40 fırın
ekmek yemesi gerektiğinden dem vuruyor. En iyimser tez ise, her iki medyanın da
mutlu mesut bir arada yaşayacağı ve birbirini besleyerek varlığını
sürdüreceği... Ama antitezler de yok değil. Hatta yazılı basın için kıyamet
tarihi veren bile var: 15 Nisan 2043.
Vuslat
Doğan SABANCI (Hürriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı)
Haberin tüketicisi artık haberin kaynağını daha çok hissetmek
istiyor
KAĞIT-İNTERNET REKABETİ YOK
Yazılı basın ve dijital medya rekabeti olduğunu kesinlikle düşünmüyorum.
Dijital medya yazılı basını uzatıyor, çekiştiriyor, büyütüyor, daha fazla yere
götürüyor, konuşturuyor, dillendiriyor, koku veriyor. Eğer daha bu işin başında
bununla barışır ve bunu kabul edersek vizyonumuz çok açık. Yapabileceklerimizin,
gazetecilik olarak ulaşabileceklerimizin, söyleyeceklerimizin sınırı yok. Bu bir
dönem ve sancılı bir dönem olacak. Çünkü bu işin ekonomisi, hayal ettiğimiz ve
gerçekleştirdiğimiz sürece aynı anda para kazandırmıyor. Ama mutlaka buradan
para kazanmaya başlayacağımızı düşünüyorum.
OKUR 1 SAAT BİLE BEKLEMEK İSTEMİYOR
Gazetecilik olarak ortaya koyduğumuz önemli bir değer var. Bu değerin, sadece
internet sitelerinde her yerden haberleri toplayarak ve masa üstünde eğip
bükerek yayınlamasının doğru olmadığını düşünüyorum. Dijital haberlerin
verildiği mecralarda da, mutlaka ve mutlaka Hürriyet Gazetesi gibi, büyük haber ajansları gibi gerçekten haberin kaynağına giden,
güvenilir ve doğru bir şekilde veren, iyi analiz eden, iyi aktaran gazetecilere
ve haberlere ihtiyacımız var. Okur bu mecraya dönecek ama sadece güvenilir,
sadece daha iyi ve daha dar kapsamlı yazılmış bir haber için 24 saat
beklemek de istemiyor. Bırakın 24 saati, saat başı bile değil, anında bilmek
istiyor.
HEM HAP GİBİ, HEM DETAYA İNEN HABERLER
Aynı okur, haberi kimi zaman hap gibi, kimi zaman detayına inip bilmek, kimi
zaman duymak ya da görselini izlemek istiyor. Yani, haber
tüketicisinin fırsatlarıyla birlikte, istekleri de çok çeşitleniyor. Okuyucuya
bunu vermeliyiz, bunu verdikten sonra da ortada bir rekabet yok aslında. İşte bu
yüzden zaten Hürriyet Gazetesi, Hürriyet İnternet, Hürriyet markasının içindeki
her şey Hürriyet. Ve bu hep böyle olacak. Ben bir tane Hürriyet düşünüyorum ve
hepsinin de bir olduğunu düşünüyorum. Hürriyet’in son imaj kampanyasında da biz
bunu anlatmaya çalıştık zaten. Onun için yeni reklam kampanyasında “Herkese daha
fazla Hürriyet, her yerde Hürriyet” dedik. Yazılı ve dijital medyanın bence
belli bir hedef kitle profili yok. Olması da mümkün değil. Kendimizi, “İnternete
gençler giriyor” diye kandırmayalım. Tabii ki internete gençler giriyor ama
annelerimiz de giriyor. Dolayısıyla dijital medya ve yazılı
medya profillerini ayırmama taraftarayım.
BAZEN SİYASET, BAZEN MAGAZİN, BAZEN SPOR
Teknolojinin farklılaşmasıyla, ilgi çekecek haberlerin de farklılaşacağını
düşünmüyorum. Konjoktürel olarak kimi zaman hareketli bir siyaset, kimi zaman
siyasetten bıkarak magazin, kimi zaman da spor haberlerinin
yükselişi olacak. Haberlerin yazım dilinde farklılıklar görülecek ve olmaya da
başladı zaten. Haberin tüketicisi, haberin üzerinde artık daha az oynanmasını ve
haber kaynağına kendini daha yakın hissetmek istiyor. Daha
samimi ve daha birinci söz haberleri tercih ediyor.
BİRİNCİ TEKİL ŞAHIS ÖNE ÇIKIYOR
Haberlerin yazım dilinde birinci tekil şahıs çok önem kazanıyor ve daha da
önem kazanacak. Çünkü haberi tüketen artık daha fazla şeffaflık ve haberi
yazanla yakınlık duymak istiyor. Artık mesajların da çok net verilmesi gerek.
Hedefi olmayan, çok üzerinde çalışılmış, ağırlaşmış haberler biraz demode. Ne
söylediğinin çok kesin anlaşıldığı akımlar medyada önem kazanacak. Gençlerin
iletişim dili de bu zaten. Hız, netlik, şeffaflık dışındaki her şey
medyada kendini tasfiye edecek.
İNTERNET DAHA KRAVATSIZ BİR MECRA
Okur, internet üzerinden okuduğu haberlerde formaliteden uzaklaşmak istiyor.
“Haber hem güvenilir, sağlam olsun ama hem de formaliteyle 24 saat beklemek
zorunda kalmayayım” diyor. İnternet mutlaka daha kravatsız, ceketsiz bir mecra.
Biz gazetelerde gitgite haberleri kısaltmaya başladık. Haberleri daha hap gibi,
daha çeşitli kullanmak istiyoruz. Ama okuyucu, internetteki bir haberin içinde,
isterse derine inilip yazılanı, isterse de hap gibi verileni tercih ediyor. Yani
aslında internette rekabet daha zor. Hem derine iniyorsun, hem hap gibi haberler
veriyorsun; görsel, ses ekliyorsun. 360 derecelik bir rekabet dünyası oluşuyor.
FATİH ÇEKİRGE (Hürriyet İnternet Genel Yayın
Yönetmeni)
Kendini anlatan yazarlar uzun yorumlar demode olacak
· Kendini anlatan yazarlar, uzun yorumlar yazan köşe yazarları ve uzun
yapılan röportajlar kesinlike demode olacak. İnsanların öykülerini, kısa ve
kararlı cümlelerle anlatan soru cevaplar moda olacak.
· İnteraktif yazarlar
gelecek ve kuru habercilik demode olacak. Analiz habercilik özellikle öne
çıkacak. “Bu haber ne anlama
geliyor?” sorusuna, haberin içinde cevap bulan okur, o tür haberciliği moda
haline getirecek.
· Haber analizleri
köşe yazarlarına kalmayacak. Yazılı basının ağırlığı devam edecek.
Ancak dijital medya artık “Yeni medya” dediğimiz mobil habercilik,
dizüstü habercilik, WEB TV haberciliği kavramıyla yer değiştirecek.
· Anında
ve nerede istersen dilediğin haberleri alma özgürlüğü veren, SMS haberciliği
gelecek. Bir olayla ilgili bir yazar yorum yaptığında, anında okuyucunun cep
telefonuna gidecek. Yani yeni medya, yalnız ertesi gün kağıdı bekleyenlerin
değil, anında ve istediği oranda istediği tür haberi ve yorumu, her türlü
iletişim kanalından alan okurların interaktif dönemi olacak.
Prof. Dr. YASEMİN İNCEOĞLU (Galatasaray Üniversitesi
İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi)
Dijital medyanın en önemli silahı “öteki”lere sesini duyurma imkânı
vermesi
· İnternet medyası, insanlara üretici olma imkanını veriyor. Sokaktaki insan
sesini duyurabiliyor. Ama internet haberleri alternatif üretmediği gibi, kaynak
göstermeden kopyalıyor ve tekrar haberler kullanıyor. Tabii ki dijital medyanın
avantajları büyük; hız, ucuzluk, özgürlük, etkileşimlilik, katılımcılık, sürekli
güncellenebilme vs. ama internet ortamında dolaşan enformasyonun büyük bir
bölümü asparagas (yüzde 90’ı).
· Tüm dünyada basın, kadın ve gençlerden tiraj
artırmaya bakıyor. Dijital medyanın en önemli silahı, “öteki”lere seslerini
duyurma imkanı vermesi. Medyada kadınlar, çocuklar, gençler, etnik azınlıklar,
LGBTT’ler (lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transseksüel) ya hiç temsil
edilmiyorlar ya da eksik veya çarpıtılarak konu ediliyorlar. Yurttaş
gazeteciliğinde yurttaşlarla ilgili haberleri yaparken haber
kaynağı olarak onlara başvuruluyor ve cinayet, tecavüz, işsizlik gibi konuları
onların ağzından dinliyorsunuz. Klasik 5n 1k’da (*) çok nadir olarak irdelenen
“neden” sorusuna yanıtlar aranıyor.
· Günümüz gösteri toplumunda her şey
gibi haber de seyirselleşiyor. 1980 sonrası hazcılık,
ben-merkezcilik, popülizm, gusto, şöhret, gurme, kaliteli yaşam, rafine,
seçkincilik, değişim, özel alanın kamusala taşınması türünden kavramlar moda
oldu.
(*) 5n 1k: Haberin öğelerini oluşturan “ne, ne zaman, nerede, nasıl, neden,
kim” sorularını içeren gazetecilik terimi.
Prof. Dr. HALUK GÜRGEN (Bahçeşehir Üniversitesi
İletişim Fakültesi Dekanı)
Gazete ve televizyon yorumcuları etkisini yitirecek
· İnsanların yazıyla, haberle kurdukları ilişki dijital medyayla birlikte
farklılaşacak. İnternetle ilişki kurma oranı yükseldikçe, bizzat bunun üzerinden
kendini ifade etme ve ifade edenlerle ilişki kurma istekleri artacak.
Hürriyet’in yaptığı, “Herkese daha fazla Hürriyet” reklam kampanyasındaki daha
fazla Hürriyet, daha çoklu ortamlarda okuyucuya hürriyet mesajı, bu durumu son
derece iyi anlatıyor zaten.
· Televizyonlardaki bildiğimiz ajans saatleri,
ana haber saatleri olmaya devam edecek ama formatları değiştirmek
zorunda kalacaklar. Haberin veriliş tarzında büyük değişiklikler olacak. Daha
kısa süreli, daha spot haberler olacak.
· Buna mukabil haberin
yorumlanışıyla ilgili, interaktivite fazlasıyla artacak. Haberler spot biçimde,
yorumsuz şekilde iletilecek ama bunun üzerine okuyucunun interaktif yorumu,
yoğun bir şekilde devreye girecek.
· Gazetelerdeki köşe yazarları,
televizyonlardaki yorumcular etkilerini yitirecekler. Zaten buna da ihtiyaç
duyulmayacak. İnsanlar, o haber üzerindeki
kendi yorumlarını, önümüzdeki 15-20 yıl içinde kendilerinin sahibi olduğu alan
içinde zaten yapacaklar. Hayat, bu yorumcuların kanaat önderi olmasına izin
vermeyecek kadar parçalı ve farklı boyutta çok katmanlı yaşanıyor olacak.
·
İnsanın haber alma
ihtiyacı asla bitmeyeceği için, kağıdın biteceğini düşünmüyorum ama işlevi
değişecek, sayfa sayısı azalacak. Kitapçık biçiminde birkaç sayfalık, küçük
haberlerin yer aldığı, olanı biteni bize anlatan haberlerin anlatıldığı biçime
dönüşeceğini düşünüyorum. Üstelik bunlar daha yerel olarak, mahalle bazında da
giderek çoğalacak.
· Gençler giderek internetten daha fazla haber alma, telefonla haber alma,
kendisinin de o habere yorum yazma gibi etkileşimler içinde bulunma sıklığı
içinde olacak.
· Televizyonların da çok kişisel olacağını düşünüyorum.
Diziler, tartışma programları gibi değil, aşırı uzmanlaşmaya yönelik, kim neyi
istiyorsa onu satın alacağı, onun üzerinden kendisiyle medyayla ilişkiye
sokacağı çözümler üretilecek.
MAGAZİN VE SAĞLIK HABERLERİ YÜKSELECEK
Çok spesifik, aşırı uzmanlaşmaya dayalı haberler ortaya çıkacak. Mesela şimdi
ekonomi, iç ve dış politikalarda uzmanlaşma var ama bu daha da çeşitlenecek.
Sağlıkla ilgili haberler çok önemli bir yer tutacak. İnsana beceri kazandıran
eğitim programları çok artacak. Magazinin önemi artarak devam edecek. Magazin
olmadan hayatın tadı tuzu olmayacak. Geçmişte kesinlikle böyle düşünmüyordum ama
şimdi görüyoruz ki, artık ekler ana gazetelerden daha fazla okunuyor.
NURİ ÇOLAKOĞLU (Gazeteci,
televizyoncu)
TV, radyo ve internet hâlâ gazetelerin haberleri üzerinden geviş
getirerek yaşamaya çalışıyor
· Medyanın çok önemli bir özelliği, yeni gelenin eskileri yok etmemesi. Radyo
başladığında, “Gazete çöpe gidiyor” dendi olmadı, televizyon gelince radyo bitti dendi olmadı, internet her şeyi
yok edecek dendi, hiçbiri olmadı. Hepsi evrilip kendine yeni yaşam alanı yarattı
ve hayatını sürdürdü. Ama herkes tüketicisini daha fazla dikkate almaya,
taleplerini göz önünde tutarak şekillenmeye devam etti.
· İşte tam da bu
yüzden kişiselleştirilmiş, daha küçük kesitlere hizmet veren segment (parçalara
ayrılmış) medya öne çıkacak. Meselâ, önceden şarap dergisi varken, şimdi Fransız
şarapları, Kaliforniya şarapları dergisi, hatta üzüm türlerine göre dergiler
piyasada boy gösterdi. Ama bunlar genel dergileri yok etmedi. Önümüzdeki dönemde
de, bu tür küçük segmentlerin ihtiyaçlarına cevap veren mecralar göreceğiz.
Böyle bir işe başlama maliyeti de giderek düştüğünden bu yöndeki eğilimler
desteklenecek.
· Ben NTV’yi kurarken herkes benimle dalga geçti. “Bütün bir
günü dolduracak haberi nereden bulacaksın, bu kadar haberi kim seyredecek”
diyorlardı. Şimdi ise Türkiye’de 15 haber kanalı var.
Yenileri sırada. Sadece haberle iş bitmiyor. Artık ekonomi kanalları da
artıyor.
· Lord Reith BBC’yi kurduğunda radyo haberlerini sunan spikerler,
mikrofon başına papyon, kravat ve smokinle oturuyorlarmış. O kadar ağır, kalın,
resmi bir havada başlamış iş. Sonra gittikçe esnedi.
BU GÜREŞ
KIRKPINAR GİBİ GÜN BATSA BİLE SÜRER
· Gelişme çok hızlı ama
taşınabilir medyanın sabit medyayı yakalaması çok zaman alacak. Daha da
önemlisi, şu anda TV’ler bile gazeteler kadar içerik yaratamıyor. TV, radyo ve
internet hâlâ gazetelerin haberleri üzerinden geviş getirerek yaşamaya
çalışıyor.
· İnternetin geliri artıyor ama bir o kadar da parçalanıyor.
Dolayısıyla çok iyi paralar verip çok pahalı gazetecileri istihdam edebilecek
düzeye gelemiyorlar.
· Artık yazını bassınlar diye gazete, dergi sahibi arkadaşlarına yalvarmana, yayıncı
kapısında beklemene gerek yok. Nefesine güvenen borazancıbaşı. Aç bir blog, yaz.
Bunu gelire dönüştürüp, böyle bir iş yaptığını dünyaya duyuracak bir reklam
kampanyası başlatamazsan, bir gazete ya da
derginin sendeki cevheri görüp seni tanıtmasını beklemek zorundasın. Yani bu
güreş Kırkpınar gibi, gün batsa bile sürer.
HD EKRAN VARKEN KİM GOLÜ TELEFON EKRANINDAN İZLER
Her ne kadar, “dijital basın yazılı basını yok edecek” tartışmaları giderek
tırmanarak devam etse de, yazılı basın devam edecek. Bu fotoğrafın köklü bir
biçimde değişebilmesi için, internetin kullanım alanının çok çok artması
gerekecek ya da cep telefonlarının daha da geliştirilmesi gündeme gelecek.
Golleri, 3x5 cm’lik bir ekrandan izlemekle, evdeki HD dev ekrandan izlemek
arasındaki farkı takdirinize bırakıyorum. Dijital medya daha genç, daha okumuş
yazmış, daha küçük yaşta bu ortamla tanışmış insanlara yönelik olacak. Ama para
harcayanlar hâlâ, gazete ve dergi
okuyup, TV seyredecek. Hüner doğru adamı nerede bulacağını ve ona neyi nasıl
satacağını bilmekte olacak.
SERDAR TURGUT (Akşam Yazarı)
Haberi roman gibi yazan usta-yazar muhabirler dönemine
giriyoruz
· Gelecek dönem medyada aslında yeni bir moda olmayacak. Çünkü genel kanının
aksine, tuhaf konularda yazı yazma Montaigne tarafından başlatılmıştır, yani
tarihi hayli eskidir. Montaigne, benim gibi penis yazıları belki yazmamıştır ama
gaz çıkarmak üzerine bir yazısı vardır. Burada hangi konuda yazıldığı değil,
nasıl yazıldığı konusu daha önemlidir. Kadın olsaydım vajinam üzerine muhakkak
yazı yazardım. Belki şimdi bile yazabilirim.
· Yeni dönem gazeteciliğin
geleceği noktada, siyaset dışı her konuda yazmanın moda olacağı söylenemez.
Demode olacak şey ise belli: Siyasi yazıları hiçbir farklı bakış geliştirmeden,
yeni bir laf etmeden yazanlar...
· Haberlerin veriliş tarzında olması
gereken değişiklik de aslında yeni değil. 1960’lı yıllarda ortaya çıkmaya
başlayan “yeni gazetecilik” ekolünde, haberler sanki birer roman gibi yazılmaya
başlandı. Büyük ustalar yetişti bu ekolden. Bu medyada yeniden hakimiyet
kazanacak. Bunu yapabilen usta yazar-muhabirler dönemi başlayacak. Bir gece önce
televizyonda zaten izlediğimiz haberi “öğrenildi, bildirildi” gibi cümlelerle
anlatan haberler gündemden düşecek.
· Yazılı basın ve dijital medya rekabeti
bırakacak ve zorunlu bir uzlaşma olacak. Her ikisi de, nasıl yaparız da
birbirimizi destekleyerek bir arada yaşarız sorusunun cevabını aramak zorunda
kalacak.
· Gazetecilerin okur hedefi daima gençler ve orta yaşlılardır. Ama
özellikle de kadınlar. Bunlar okuduğu takdirde, okunan yazı toplum içinde
ağızdan ağıza yayılma gücüne kavuşur. Yani sosyolojik kavramıyla bir meme
olurlar. Bir de insanlar, hayatı daha iyi yaşamalarına yol açacak türde
haberlere ihtiyaç duyuyorlar.
PELİN ÖZKAN (MediaCat Yayın
Yönetmeni)
Yalın, kısa ve öz içerik her zaman iş yapacak
· Hızlı tüketim çağında yaşıyoruz. Dolayısıyla medya tüketim alışkanlıkları
da hızla değişiyor. Özellikle dijital iletişim teknolojilerinin gelişmesi, medya
tüketim alışkanlıklarını çok etkiledi. Bu kadar yoğun tempo içinde medyada
sadelik, basitlik ve kısa içerikler daha çok ilgi görecek. Yani karmaşıklık,
uzunluk demode; basitlik, yalınlık, kısa ve öz içerik moda. Zamanımız az,
tempomuz yüksek. Daha kolay anlayacağımız içerikler her zaman iş yapar. Tüm
medyalar için geçerli bu.
· İnternet ve dijital mecralar tabii ki bir medya
olarak kendi yerini bulacak, gittikçe de daha önemli hale gelecek.
· Ancak
bu, diğer mecraların gereksizleşeceği anlamına gelmiyor. Örneğin, internette
video tüketiminin artması, artık filmlerin ve dizilerin de internetten kolayca
izlenebilmesi, televizyonu öldürmeyecektir. Çünkü sayısız içerik seçeneği
arasından, bize belirli bir içerik demeti oluşturup sunan televizyonların, hâlâ
değerli bir fonksiyon olarak televizyonları ayakta tutmaya yeteceğini
düşünüyorum. Televizyon çıktı diye
hayatımızdan sinemayı çıkarmadık ya da radyoyu silip atmadık.
· İnternet ve
dijital mecraların gücü o kadar da büyük bir tehdit olarak görülmemeli. Sonuçta
orada çok büyük bir ekonomik boyut yaratmak hiç mümkün gibi görünmüyor.
Gazetelerin yapacağı en iyi şey ise, bence yollarına birer gazete değil de birer marka olarak devam etmeleridir. Bence
Hürriyet buna ilk uyanan gazete oldu.
15 NİSAN 2043 GAZETELERİN KIYAMET GÜNÜ MÜ?
Dünyanın en popüler haber bloglarından
biri olan Huffington Post, geçtiğimiz şubat ayında Kuzey Carolina
Üniversitesi’nden Profesör Philip Meyer’in, basılı gazetenin geleceğine dair bir
tahminine, daha doğrusu bir kehanetine yer verdi. Meyer’e göre son gazete 15 Nisan 2043’te basılacak ve ondan sonra gazete tarihin tozlu raflarına kalkacak. Kısacası bu tarih
basılı gazeteciliğin kıyamet günü olacak.
Meyer’in bu tahmini gazeteli
zamanda doğup, basılı gazete okuma
alışkanlığı edinmiş kuşakların yavaş yavaş dünyayı terk etmesi olgusuna
dayanıyor. Bugünlerde ise internetsiz bir zamanda yaşamamış, internetsiz bir
dünyanın nasıl olduğunu kolay kolay hayal edemeyecek kuşaklar var. Aramızdan
ömrü yetenler 15 Nisan 2043 günü geldiğinde gazeteler için kıyametin kopup
kopmadığını görecek. Ama ben şöyle düşünüyorum: İnsanoğlu uzun tarihi boyunca
geliştirdiği çok az şeyi tümüyle müzeye kaldırmıştır. Her şeyin rasyonel
nedenlerle yapıldığı hayali bir dünyada motorlu gemiler varken, yelkenlilere hiç
ihtiyaç olmaması gerekir ama yelkenliler yepyeni bir fonksiyon üstlenerek,
külfetli bir hobi aracına dönüşerek varlığını sürdürebiliyor.
Yeni çıkan her şey eskiyi yok etmek zorunda değil. DVR yardımıyla TV yayınını
otomatik kaydeden TiVo’dan sonra televizyonların reklam gelirleri düşecek dendi.
Ancak tam aksine televizyon ve TiVo
arasında bir tür Stockholm sendromu oluştu. TiVo gelirleri azaltmadığı gibi,
seyredilme oranlarını artırdı.
Hulu.com’da size HD kalitesinde televizyon seyretme
imkanı sunuyorlar. Amazon’dan Netflix’e şimdi herkes bir filmi internet
üzerinden size en kolay aktarmanın yollarını arıyor. Streaming deniyor buna.
Ancak yine de, birileri çıkar size Mad Men gibi televizyon dizisi yaparsa, oturup izliyorsunuz.
Amerika’da internet haberciliğinde son bir yıldır yıldızı artık iyice
parlayan site Gawker. Medya dedikodusu yaparak başladılar, şimdi alternatif bir
habercilik sunmaya başladılar. Bir teze göre gazeteler kendi portalları
üzerinden saygın, geleneksel haberciliği devam ettirecek ve yine referans
noktası olacak. İnternetteki diğer tüm habercilik alanı ise Gawker’a
kalacak.
Bloglar terk edilmeye başlandı. Onun yerine mikroblog Twitter var. Ve yenisi
çıkana kadar şimdilik sahne sırası onun. Ama her şey o kadar hızlı ki, sadece
şimdilik.
Medya şirketlerinin son 5 yıl içinde yaptıkları en büyük stratejik hatalardan
biri de Facebook, Myspace türü sosyal paylaşım sitelerine aktarılan milyonlarca
dolar oldu. Bu siteler asla para kazandırmadığı gibi, yüklenen bilgiler
nedeniyle de şirketlere milyonlarca dolarlık operasyon maliyetine neden oluyor.
İşin en trajikomik yanı, maliyeti en yüksek ülkeler, Türkiye, Rusya gibi üye sayısı çok, reklam potansiyeli hemen hiç
olmayan ülkeler. Facebook’a en çok parayı kaybettiren yerlerden biri
Türkiye.
17 Ocak 2010
Talip Bayram (Gazeteci Yazar) MÜ'den mezun olan Bayram, iş hayatına 1990 yılında atıldı. Medya sektöründe çalışan Bayram, pazarlama, sigorta, otomotiv, tekstil, gıda sektörlerinde yöneticilik görevlerinde bulundu. Hyundai Asgüngüzler G.M' lüğü, Hürriyet Gazetesi Pazarlama Grup Md., Çift Geyik Karaca Giyim Kurumsal İletişim Direktörlüğü gibi. Halen Restoran sektöründe danışmanlığının yanı sıra Analiz ve Diriliş Postası Gazetelerinde ve Gazete Ekonomide Gastronomi konularında yazılar yazmaktadır.
22 Kasım 2011 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder